ihya.org

yâve

[SIZE=4][COLOR=red]Yâve'den kasıt Kur'an mı... Ne?[/COLOR][/FONT]


Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, 29 Mayıs 2003 tarihli Hürriyet'te, Peygamberimiz (sav)'in, ?[B]Cennet anaların ayakları altındadır[/B]? hadisi hakkında, ?[U]içi boş bir lâf[/U]? ifadesi kullandığı için geçen hafta bu köşede tenkit edilmişti.

Okuyucularımızdan bazıları bu tenkidi hafif bulmuşlar. Diyorlar ki:

-Ekşi, o yazısıyla Peygamberimiz'in sözünü sadece mânâsız göstermeye çalışmakla kalmamış, aynı zamanda O'nun bütün hadislerini baş tacı eden ve hem zamanımızda yaşayan, hem de Peygamberimiz'den bu zamana kadar geçen 14 asır içinde yaşamış olan sayısız inançlı insanlara da hakaret etmiş olmaktadır. Dolayısıyla, ona yönelik tenkit daha ağır olmalıydı.

Değerli okuyucularımız haklıdırlar. Ancak, biz tenkit de olsa inancımız gereği ölçülü olmaya mecburuz. Muarızlarımız gibi uluorta gidemiyor, belli sınırda kalıyoruz, kalmaya da mecburuz. Sütunuma sığmadığı için, geçen hafta Sayın Ekşi'nin bahsettiğim yazısının devamından bahsedememiştim. Aşağıda Ekşi'nin yazısının devamındaki ağır mânâyı gören okuyucularımız, bu sefer ne derler bilmem. Ekşi, -aynen laiklik gibi- tarifi dahi yapılmayan kadın-erkek eşitliğini, kendine göre zaruri bir kanun olarak görüyor. Bunu kabul etmez gözüken her şahıs ve ona göre buna uymayan her söz merdut. ?Cennet anaların ayakları altındadır? hadisi de onun mantığına göre bu kanuna uymadığı için, onun zihninde ?içi boş bir lâf? oluyor.

İyi de... Kadın ve erkekler, yaratılışta, yani fiziki yapı itibariyle de eşit değiller. Peki... Eşitlik havarileri bu eşitsizliğin suçunu kime yükleyecekler? Ekşi'nin yazısının devamı var demiştim. Yazının devamında, Abdullah Gül üzerinden meçhul muhataplarını suçluyor. İşte yazdıkları: ?[U][B]Hem okumayı ve öğrenmeyi öğütlerler, hem de bilimsel açıdan [COLOR=red]kanıtlanmamış bir sürü yâveyi [/COLOR]gerçek diye yutturmaya çalışırlar[/B][/U].?


[U]Buradaki ?yâve? kelimesine dikkat! Yâve, ?boş, saçma sapan söz, hezeyan? demek.. [/U]

Yazısı hakkında Bay Ekşi'yle görüşmek istememe rağmen kendisi görüşmemişti. Sekreterinin verdiği bilgiye göre, ne demek istiyorsam not ettirmemi söylemişti. Öyle yaptım.
Oktay Ekşi'ye sorulmak üzere yazdırdığım notuma halen cevap alamadım. Oysa kendisine açıkca ?yâve? kelimesiyle neyi kastettiğini sormuştum.

Sekreterine, ?[I][B]Sayın Ekşi, Kur'an'ı mı kastediyor, yoksa başka bir şeyi mi? Bunu soruyorum[/B][/I]? dedim. Sekreter hanım, Sayın Ekşi'nin bana mutlaka cevap vereceğini söylemişti, ama nâfile...

Okuyucularımız namına Sayın Ekşi'ye buradan tekrar soruyorum: Yâve diye neyi kastediyorsunuz? Bununla Kur'an'ı kasdetmiyorsanız, yâve olan ne? Bahsettiğiniz boş ve saçma sapan sözün ve hezeyanın, yani yâvenin faili kim, yâve olan ne? Madem yazdınız, yazınızın arkasında durup, ?Bilimsel açıdan kanıtlanmamış ve gerçek diye yutturulmaya çalışılan bir sürü yâve? ile neyi kasdettiğinizi açıklamanız gerekir. Bir izah getirmezseniz, istifhamlara sebeb olacağınız açıktır.
Basın Konseyi Başkanı sıfatını taşıyan biri olarak, böyle bir duruma sebebiyet vermemeniz gerekmez mi?

Sayın okuyucular, benden bu kadar... Şimdi söz, okuyucuya saygı hakkı için Sayın EKŞİ'de...

Ali Eren
www.vakit.com.tr

Bakınız: (süt, peygamber, cennet, din, aşk, hadis-i şerif, insan, dil, sıfat, kelime, peygamber efendimiz (s.a.v), acı, gül, yâve, kadın)

Top