ihya.org

dengi dengine

[COLOR=red][B]Davul bile Dengi Dengine[/B][/COLOR]


Bir papagani bir karga ile ayni kafese koymuslardi. Papagan, kargaya baktikca uzuluyor ve soyle diyordu:
"-Bu ne igrenc yuz, ne sevimsiz sekil, ne murdar gorunus, ne bicimsiz kilik. Hey ugursuz karga, keske benimle senin aran dogu ile bati arasi kadar olsaydi... Her sabah gozlerimi acip seni gordugumde hayatim kararir. Seninle arkadas olmak icin, senin gibi ugursuz olmalidir. Fakat senin gibi ugursuz nerede bulunur?"

Karga da papaganin diriltisindan bikmis durmadan "Lâhavle?" okuyordu. Basina gelen bu aksilikten muzdarip oluyor; uzuntu ile ellerini ovusturarak soyle diyordu:
"-Bu ne ters baht, bu ne alcak tâlih, bu ne guzellikten anlamaz, zamâne... Benim sânima lâyik olan, bir bahcenin duvari uzerinde dost bir karga ile gezmekti. Acaba ne gunah etmisim ki; onun cezasi olarak boyle magrur, bosbogaz bir ahmagin arkadasligi belâsina muptelâ oldum!.. Bir duvara senin resmini naksetseler, o duvarin dibine kimse gelmez. Eger senin yerin cennette olursa, baskalari cehennemi secerler."

Ayni bunun gibi bir âbidi, ayyaslar arasinda bulundurmak, ona zindan azabi olarak yeterlidir. Anlatirlar ki, bir zâhid ayyaslarin calgili bir meclisinde bulundu. Onlarin arasinda bulunan Belhli bir guzel, zâhide dondu ve soyle dedi:
"-Eger bizden memnun degilsen, suratini eksitip durma; cunku sen de bize aci vermektesin. Sen gul ve lâle demeti icinde bitmis kuru bir odun gibi, kis gibi nâhossun. Kar gibi cokmus, buz gibi donmussun."

[COLOR=red][B]HAKÎKÎ DERVIS[/B][/COLOR]

Bir pâdisahin cocugu hastalandi. Ellerinden geleni yaptiklari halde, butun hekimler caresiz kaldi. Padisah ellerini acip:
"-Ya Rabbi, cocugum sifâ bulursa, ulkemde yasayan dervislere su kadar akce sadaka verecegim." diye adakta bulundu.

Haftalar sonra Padisahin cocugu iyilesti. O da adagini yerine getirmeye niyet ederek akceleri keselere koydu. Vezirini cagirarak:
"-Al, bu keselerin icinde ne kadar akce varsa, zâhidlere dagit!.." dedi.

Vezir, akli basinda kurnaz biri idi. Keseleri aldi, aksama kadar dolasti. Aksam olunca geldi. Keseyi optu, pâdisahin onune birakti ve:
"-O kadar aradigim hâlde hicbir zâhid bulamadim, kimseye bir akce veremedim." dedi. Pâdisah:
"-Bu nasil is, nasil soz!.." dedi. "Ben biliyorum ki; bu sehirde dort yuz zâhid var!.."

Vezir:
"-Ey cihan pâdisahi! Zâhid olan para almiyor, almak isteyen ise, zâhid degildir." dedi.
Pâdisah guldu. Orada bulunanlara donerek soyle dedi:
"-Benim, vakitlerini Allâh'a ibâdete hasreden, Dunya'dan el etek ceken bu insanlar hakkinda ne kadar muhabbetim varsa, bu yaramazin da o kadar dusmanlik ve inkâri vardir. Bununla beraber o haklidir. Bir zâhid akce, lira alirsa; git ondan daha zâhid birisini tedârik eyle."

Derler ki, dervislerin yolu on esastan ibarettir ki: "Zikir, sukur, hizmet, tâat, baskasini kendisine tercih, kanâat, tevhid, tevekkul, teslim, tahammuldur. "
Her kim bu sifatlara sahipse, kiymetli kaftan giymis olsa bile dervistir. Fakat bosbogaz, namaz kilmayan, zevk ve hevâsina tâbî olan, turlu nâhos arzular besleyen, gunduzleri aksama kadar sehvet arkasinda kosan, geceleri sabaha kadar gaflet uykusunda geciren, ortaya ne gelirse yiyen, diline ne gelirse soyleyen kimse, aba giymis olsa bile dervis degildir. Kaba giysiler icinde ne muminler, aba icinde ne kâfirler vardir.
Ey ici takvâdan uzak, fakat uzerine riyâ elbisesi giyinmis olan kimse!.. Sen ki, evinde kuru bir hasir uzerindesin; kapina yedi renkli perde asma!..

[I]Tuba CINAR[/I]


Bakınız: (lale, cennet, duvar, uyku, allâhü teâlâ, yol, insan, dil, cehennem, bahçe, isim, namaz, ecel, takvâ, bu ne, dengi dengine)

Top