ihya.org

pan-islâmizm

[img]http://www.tarihvedusunce.com/MilliMuc4-th.jpg[/img]

Millî Mücadele dönemi Pan-İslâmizm politikası (1919-1923)

[SIZE=4][COLOR=red][B]Hilâfetin adı, İslâmın gücü[/B][/COLOR][/FONT]

[I]9 Mayıs 1920'de Mustafa Kemal Paşa imzasıyla yayımlanan bir beyannamede, "İslam güneşinin bir kez daha İslam dünyası üzerinde parlaması için" Yavuz'un "Müslüman gönüllerin birliğini sağlamak için kendimizi harap etmiş bir milletiz" cümlesine yer verilmiştir[/I]

Metin Hülagü*



Fertleri harekete geçirmek ve ulusları tesir altına almak üzere, din ve dinî unsurlar, ister hak ve isterse bâtıl olsunlar, ve yine ister batıda ve isterse doğuda bulunsunlar, her ülkede kullanıla gelmişlerdir.

Türk Kurtuluş Savaşı'nın sürdüğü yıllarda dine, dinî unsurlara, dinî duygu ve din adamlarına bu mücadelede başarılı olmak amacıyla müracaat olunduğunu ve bunların bir basamak olarak kullanıldığını görmekteyiz. Din ve dinî unsurların hem siyasî ve hem de askerî alandaki bu kullanımdan dolayı bu savaşa dinî bir savaş yahut cihad demek doğru olmayabilir. Fakat bu dönemde dinden, dinin manevî gücünden ve kutsal değerlerinden geniş ölçüde faydalanıldığı ve dinî faaliyetlerin desteklendiği ve teşvik edildiği de muhakkaktır.

Esasen bu doğrultuda yapılacak bir çalışma, makale boyutunu aşacak ve daha etraflıca ele alınacak derecede oldukça kesif bir faaliyete ve hayli zengin bir malzemeye sahiptir. Ancak bu yazıda Türk Kurtuluş Savaşı'nın bu cephesi muayyen bir ölçü içinde ele alınıp incelemeye çalışılmıştır.

Bu çerçeve içerisinde konuya bakıldığında mücadelenin başarıya ulaşması yolunda başta Mustafa Kemal olmak üzere önde gelen Millî Mücadele liderlerinin İslâmî unsurları oldukça sık bir şekilde ve siyasî maksatla kullandıkları görülür.

Mukaddes kardeşlik...

Bu dönemde yürütülen ve netice itibariyle de önemli derecede faydası görülen bu Pan-İslâm yahut İslâmcılık politikasına aracılık eden unsurları şu şekilde sıralamak mümkündür:

-İlâm ve beyannâme neşretmek

-Gazete çıkarmak veya çıkmakta olanları desteklemek

-Propagandacılar kullanmak

-Kongreler tertip etmek

-Din adamları, din sembolleri ve unsurlarına müracaat etmek

-Cemiyetler kurmak ve kullanmak

-İttifaklar oluşturmak ve sair faaliyetlerde bulunmak.

Bu ve benzeri usul ve vasıtaların kullanılarak uygulama yoluna gidildiği Pan-İslâmist politika hem Anadolu halkına ve hem de diğer İslâm ülkelerine yönelik olarak iki alanda yürütülmüştür. Böyle bir politikanın tatbiki neticesinde Anadolu'nun muhtelif yerlerinde ve özellikle de Irak ve Suriye'de işgal kuvvetlerine karşı son derece gergin bir ortam meydana gelmiştir. Mezkûr bölge halkları düşmana karşı savunmaya ve aktif bir direniş içerisine girmeye başlamışlardır. Diğer taraftan Afganistan, Türkistan, İran, Hindistan ve dünya Müslümanları Anadolu'da başlayan Millî Mücadele hareketine karşı desteklerini açıktan açığa ortaya koymuşlardır.1

Bu anlamda İslâm ülkeleri ile yakın bir ilişki içerisinde olunmaya çalışılmış, Avrupa işgaline karşı dayanışma içerisinde olan bir İslâm halkları birliği meydana getirilmek istenmiştir.2

Beyannâmeler: Bu nedenle Hindistan, Afganistan, Azerbaycan, Arabistan ve benzeri İslâm ülkelerinde daha ziyade dinî içerikli olmak üzere risaleler, ilâmlar, beyannâmeler, tebliğler, bildiriler ve benzeri içerikli yayınlar dağıtılmıştır.3

Bu bildirilerden biri 14 Nisan 1920 tarihinde İstanbul duvarlarına yapıştırılmış olanıdır. Kutsal İslâm kardeşliğinden bahsedilen bu bildiride, Ferid Paşa ve arkadaşlarının İslâm dinini, yabancılara olan hayranlıkları nedeniyle bir alet olarak kullandıkları, Halifeyi İngilizlerin elinde bir oyuncak haline getirdikleri; dinlerini ve ülkelerini İngilizlere sattıkları, Müslümanlar ve Müslüman milletler arasında düşmanlık husule getirdikleri ifade edilmiş ve tüm Müslümanlar ayaklanmaya davet edilerek kendilerinden Peygamberin de emri gereği olarak son ferd kalıncaya kadar ülkeyi savunmaya azmetmiş olan kardeşlerinin yardımına gelmeleri istenmiştir.4

İngiliz ve Fransızlar tarafından İstanbul'un işgal edilmesi üzerine Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyyesi nâmına Mustafa Kemal imzasıyla bir beyannâme yayımlanmıştır. Bu beyannâmede İstanbul'un mukaddes Hilâfet merkezinin makamı olduğu, bu makamın tecavüze uğramasının Osmanlı saltanatından ziyade Hilâfet makamında hürriyet ve istiklâllerinin yegâne istinatgâhını gören bütün İslâm alemine râci olduğu, ehl-i İslâmın manevî gücünü kırmak için son tedbir olarak İtilaf Devletleri tarafından tevessül olunan bu hareketin İslâmiyetin nur-ı irfan ve istiklâline ve Hilâfetin tevhid ettiği mukaddes kardeşliğe bağlı olan bütün Müslümanların vicdanında aynı takbih hissini ve mukavemeti ve aynı galeyan ve kıyam vazifesini uyandıracağından emin olduğu ifade olunmuştur.5

Yine Heyet-i Temsiliyye adına Mustafa Kemal Paşa Müdafaa-i Hukuk Komitesi'ne bir mektup yazmıştır. Bu mektubunda Damad Ferid Paşa'nın kendileri ve Anadolu'daki hareket aleyhinde çıkartmış olduğu fetvadan, kendilerinin ve Müslüman Anadolu halkının halifeye karşıymış gibi gösterildiğinden, bu takdimin yanlış bir hüküm olduğundan, Müslüman halkın canının ve malının ve hatta İstanbul'da bulunan halifelerinin İngilizlerin esareti altında bulunduğundan bahsetmiş ve yayımlanan bu fetvanın mahiyetinin asılsızlığının halka en uygun şekliyle anlatılmasını ve önem vermemeleri yolunda halkın aydınlatılmasını rica etmiştir.6

Dini kurtarmak...

Millî Mücadele sırasında İslâmî unsurların kullanıldığını ve bu surette Pan-İslâm yahut İslâmcılık politikası güdülerek halkın heyecan ve galeyana getirilmesine çalışıldığını göstermesi bakımından Büyük Millet Meclisi adına Mustafa Kemal Paşa tarafından 1 Mayıs 1920 tarihinde yayımlanan beyannâme önem arzetmektedir. Bu beyannâmede İngilizlere satılmış bazı hainlerin Saltanat ve Hilâfetin kaldırılacağı yolunda dedikodular yaydıkları belirtilmiş, bu tür dedikoduların sebebinin Hilâfet ve saltanatın itibarını yeniden tesis etmek isteyen ve bu uğurda kanını feda etmekten kaçınmayan halk arasında fitne çıkarmak olduğu ifade edilmiş, Hilâfet ve saltanata herhangi bir kötü emellerinin olmadığına dair Allah'a ve O'nun Peygamberine yeminde bulunulmuş, İngiliz casusu bu tür insanların sözünün dinlenmemesi; dini kurtarmak için çalışanlara yardım olunması, saltanat ve Hilâfetin itibarının yeniden sağlanması için cihada devam olunması belirtilmiştir. beyannâme, Allah'ın yardımının ve Peygamberin ruhaniyetinin bu uğurda savaşanlarla beraber olması duası ile son bulmuştur.7

9 Mayıs 1920 tarihinde yine Büyük Millet Meclisi adına Mustafa Kemal Paşa imzasıyla tüm İslâm dünyasına hitâben Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlanan bir başka beyannâmede ise Çukurova'daki Fransız işgaline dikkat çekilmiş, İngilizlerin İslâm birliğini bozmaya, halkı, hükümeti ve şeyhülislâmı Millî Mücadele aleyhine çevirmeye çalıştıkları belirtilerek İngiliz siyasetinin bu cihetine işaret edilmiş, İstanbul ve Ankara arasındaki uyuşmazlığın İngiliz entrikalarından kaynaklandığı dile getirilmiş, Milliyetçilerin Hilâfet düşmanı oldukları şeklindeki iddia bu beyannâmede bir kez daha reddedilerek İstanbul Hükümeti tarafından aleyhlerinde çıkartılmış olan fetvanın zorlama ve baskı altında hazırlatıldığı, hatta uydurma olduğu, İstanbul hükümetinin emir ve bildirilerinin yoruma muhtaç olduğu8 ve Anadolu'daki din adamlarının halifenin esaretten kurtarılması gerektiğini ilân ettikleri ifade edilmiş, "kararan İslâm güneşinin tamamen sönmemesi ve bir kez daha İslâm dünyası üzerinde parlaması için" Yavuz Sultan Selim'in "Biz, Müslüman gönüllerin birliğini sağlamak için kendimizi harap etmiş bir milletiz" cümlesine yer verilmiştir.9

Sebilürreşad dergisinde yer alan ve Gazi Mustafa Kemal imzasıyla yayımlanmış bulunan bir diğer beyannâmede ise İslâm âlemine çağrıda bulunularak onların maddî ve manevî yardımlarına, şefkat ve merhamet duygularına, İslâm âleminin mürüvvetine, "dindaşlık râbıta-i kudsiyesinin feyyâz tecelliyâtına" müracaat olunmuştur.10

Gazeteler: Tatbike konan bu siyasetin etkili hale gelebilmesi ve kitlelerin harekete geçmesi için gazetelere müracaat olunmuş, propaganda vasıtası olarak kullanılmaya çalışılmıştır. Eldeki Hâkimiyyet-i Milliye Gazetesi'nden en geniş ölçüde faydalanılmaya çalışılırken ecnebî gazeteler de dahil olmak üzere daha başka gazeteler de çıkartılmak istenmiştir.11 Bunun yanında mevcut mahallî gazetelerin kullanımı yoluna da gidilmiştir. Örneğin Ortadoğu'da yayımlanan El-Arab, Umran ve Muktabas ve benzeri gazeteler Millî Mücadele hareketine açık bir destek vermiş veya vermeleri sağlanmıştır.12

Propagandacılar: Yine bu dönemde takip olunan siyasetin bir gereği olarak Türkiye adına çalışacak ve mücadele edecek propagandacılar ve temsilciler hem kabul edilmiş ve hem de diğer İslâm beldelerine gönderilmiştir.13 Irak ve Arabistan bölgelerine gönderilen Şeyh Senûsî'ye ilâveten14 bir taraftan eski bir Osmanlı subayı olan Nâzım Hıret uhdesinde İslâmcılık faaliyetleri sürdürülürken diğer taraftan Afganistan'da propaganda faaliyetlerini yürütmek üzere bir komite oluşturulmuş,15 Bolşevik ajanlara da Pan-İslâm politikası doğrultusunda çalışmaları yolunda talimatlar verilmiştir.16

Londra'daki İslâm cemiyeti

Cemiyetler: Yine başta Mustafa Kemal olmak üzere Millî Mücadele önderlerinin bu devrede faaliyet gösteren dernek ve cemiyetlerle sıkı bir ilişki içerisinde bulunduklarını, çok kere bu dernek ve cemiyetlere üye olduklarını, yürütme kurullarında bulunduklarını ve hatta zaman zaman bu tür derneklerin kurulmasına öncülük ettiklerini görmekteyiz. Bu yönde çalışmak üzere Halep, Şam, İstanbul, Münih ve Londra gibi şehirlerde cemiyet ve dernekler kurulmuştur.17

Bu derneklerden biri Londra'daki Merkezî İslâm Cemiyeti'dir. Mustafa Kemal bu cemiyetle çeşitli vesilelerle muhabere içerisinde olmuştur.18 Yine bu cemiyetlerden bir diğeri de Mustafa Kemal'in yürütme kurulu üyesi olduğu ve Şam, Humus, Hayfa, Halep, Bağdad, Necef ve Kuveyt gibi muhtelif yerlerde merkezler oluşturan Muvahhidîn Cemiyeti'dir.19

Mustafa Kemal Paşa'nın yine bu dönemde Talat Paşa'nın başkanlığında en kısa zamanda Münih'de bir "Alman-İslâm Komitesi" kurulması arzusu içerisinde olduğu görülmektedir.20 Bu hususa dâir örnek olarak verilebilecek diğer bir cemiyet de Batum'daki İslâm Cemiyeti'dir. Bu cemiyetle de ilişkilerin sürdürüldüğünü, o bölgedeki olaylar ve siyasî gelişmeler hakkında bilgi alışverişinde bulunulduğunu ve hatta cemiyet üyelerinden Mehmet Edip, Ahmet Akif ve Mahmut Celal Efendilerin Samsun'da 15 Mart 1336/1920'de Millî Mücadele ileri gelenleri ile bir görüşme yaptıklarını görmekteyiz.21

Kongreler: Millî Mücadele sırasında muhtelif şehirlerde kongreler tertip edildiği bilinmektedir. Bunların belli başlıları Balıkesir, Erzurum, Sivas Kongreleri'dir. Bu kongrelerin gerek katılımcıları ve gerekse de almış oldukları kararları bakımından incelenmesi halinde genel karakterlerinin Pan-İslâmist bir yapı arz ettikleri görülür.

Millî Mücadele yolunda yapılan ilk kongrelerden biri Erzurum Kongresi'dir (23 Temmuz-7Ağustos 1919). Erzurum ve yöresinde yapılan çalışmalar ve propagandalar neticesinde Erzurum halkı Millî Mücadele'ye büyük bir sempati ve alâka ile yaklaşmıştır.

Türk, Kürt ve Arap liderler

Kongreye katılanlar arasında Azerbaycan temsilcilerine ilâveten Onüçüncü Kolordu Kumandanı Cevat Paşa, Yirminci Kolordu Kumandanı Ali Fuad Paşa, Üçüncü Kolordu Kumandanı Selahaddin Paşa, Onbeşinci Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşalar22 da yer almışlardır.

Yukarıda arz olunanlara ilâveten bu kongrenin ve dolayısıyla da Millî Mücadele'nin İslâmî karakterini tebarüz ettirmesi bakımından Mustafa Kemal'in kongreyi açış nutkundaki ifadeleri dikkat çekicidir. Mustafa Kemal açılış nutkunu şu şekilde bitirmiştir: "...En son olarak niyazım şudur ki, Cenâb-ı Vâhibü'l-A¥Habib-i Ekremi hürmetine bu mübarek vatanın sahib ve müdafii ve diyanet-i celile-i Ahmediyye'nin ilâ-yevmi'l-kıyam hâris-i esdakı olan millet-i necibemizi ve Makam-ı Saltanat ve Hilâfet-i Kübra'yı masun ve mukaddesatımızı düşünmekle mükellef olan heyetimizi muvaffak buyursun!... Amin."

Yine 7 Ağustos 1919/1335'te aynı kongrenin kapanış konuşmasını ise şu şekilde tamamlamıştır: "...Bu felahpira ictimaımız hitam-pezir olurken Cenâb-ı Vâhibü'l-Âmâl hazretlerinden avn ü hidayet ve peygamber-i zîşânımızın ruh-ı pür-fütûhundan feyz ü şefaat niyaziyle vatan ve milletimize ve devlet-i ebed-müddetimize mesut akıbetler temenni ederim."23



Eylül 2002 sayısında yayınlanan makalenin bir bölümüdür

*Yard. Doç. Dr., Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi



Dipnotlar:

[SIZE=1][I]1 Public Record Office, Londra: 371/5170, E-10708/262/44, 16 Agust 1920. Bundan sonra kısca F.O. diye gösterilecektir.

2 F.O. 141/828/4343, 181777, 29 May 1920ç

3 C. Fethi Tevetoğlu, "Bugünkü Türk-Suudi Dostluğuna İlk Adım: Gazi Mustafa Kemal-Faysal bin Abdülaziz Görüşmesi (1923)", in Studies on Turkish-Arab Relations, Annual, İstanbul 1986, s. 293; Salahî Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika I, s. 188-89, Ankara 1987; c. 2. Ankara 1986, s. 230.

4 F.O. 371/5167, 17 April 1920

5 Hakimiyyet-i Milliye, I. Sene, Nr. 16. 18 Mart 1336, s. 1 ve 2. sene, nr. 134, 16 Mart 1921, s. 1 ve Nr. 135, 17 Mart 1921, s. 1. Mustafa Kemal (Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyyesi Namına) "Âlem-i İslâma beyannâme", Sebilürreşad, c. 19, Sayı 472, ay: 3, Yıl: 1337, s. 40; F.O. 371/504, E-5059

6 F.O. 371/5167, 15 January 1920.

7 F.: 406/43, Nr. 261/2.

8 Kemal Atatürk, Nutuk 1919-1927. Yayına Hazırlayan: Zeynep Korkmaz, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 1995, s. 300

9 Hakimiyyet-i Milliye, 1. Sene, nr. 29, 13 Mayıs 1336-1920; F.O.: 371/5035, E-6781, 10 June 1920.

10 Gazi Mustafa Kemal, "beyannâme", Sebilürreşad, C. 22, Sayı: 565-566, Ay.10, Yıl. 1339, s. 157-158.

11 Kâzım Öztürk, Atatürk'ün TBMM Açık ve Gizli Oturumlarındaki Konuşmaları I., Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1992, s. 193-194

12 F.O. 371/5036, E-7174, 23 June 1920; Sonyel, a.g.e., C. I, s. 188-189.

13 Öztürk, a.g.e., C. I, s. 168; F.O. 371/5170/. E- 10707, 29 July 1920.

14 F.O: 406/46, Nr. 97, 11 April 1921.

15 F.O: 371/5220, 167238.

16 F.O: 371/5165/, E- 300, 27 December 1919.

17 F.O: 371/5220; F.O: 371/5165, E-300, 14 January 1920.

18 F.O: 371/4162, 174172, 9 January 1920.

19 Bu cemiyet hakkında daha geniş bilgi için bk. M. Metin Hülagü. "Muvahhidin Cemiyeti", Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Dergisi (Atayolu), Kasım 1993, Yıl: 6, Sayı: 12'den ayrı basım, s. 383-392 ve Selahi R. Sonyel, Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz İstihbarat Servisinin Türkiye'deki Eylemleri, Ankara 1995, s. 49-52.

20 F.O: 371/5220, 167238.

21 Öztürk, a.g.e., C. I, s.167.

22 F.O: 371/4161/170729; F.O: 406/43, nr.28/1-3, 26 December 1919.

23 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C.I, s. 7. Mustafa Kemal Paşa'nın Hilâfet ve Saltanatın vazgeçilmezliği ve bunların kimsenin zorla da olsa ellerinden almalarının mümkün olmadığı yolundaki bir beyanatı için bk. TBMM Gizli Celse Zabıtları, C. I, Ankara 1985, s.135; Öztürk, a.g.e., C.I, s. 296-297.

24 Doğan Avcıoğlu, Millî Kurtuluş Tarihi, 1838'den 1995'e, C. 3, İstanbul 1974, s. 1274; F.O: 371/4161. 170729 ve F.O: 406/43, nr. 28/1, 26 December 1919.

25 A.g. vesikalar.

26 F.O: 406/41, nr. 194, 28 November 1919.

27 Documents on British Foregin Policy, 1919-1939, First Series, C.IV, s. 1002, 25 December 1919; Stoddort Lothrop, Yeni Alem-i İslâm, Ter. Ali Rıza Seyfi, İstanbul 1338, s. 273.

28 F.O: 371/5165, E-300, 27 December 1919.

29 Hakimiyet-i Milliye, 2. Sene, nr. 130, 11 Mart 1921, s. 1; Eşref Edip, "Anadolu'da İslâm Kongresi", Sebilürreşad, C. 19. nr. 472, ay: 3, yıl: 1337, s. 34-35; Eşref Edip, Müslüman Milletler Arasında İslâm Kongresi", Sebilürreşad, C. 3, nr. 54, ay: 8, yıl: 1949, s. 50-52

30 Faruk Bilici, "İmparatorluktan Cumhuriyete Geçiş Döneminde Türk Uleması", V. Milletlerarası Türkiye Sosyal ve İktisat Tarihi Kongresi, İstanbul, 21-25 Ağustos 1989, s. 716.

31 Bilici, a.g.m., s. 715-716.

32 Hakimiyet-i Milliye, 2. sene, nr. 2 Mart 1921, s.1.

33 İstiklal Savaşı'nın manevi cephesi, müftü, müderris ve din adamlarının himmeti konusu Sebilürreşad'ın muhtelif sayılarında ele alınmıştır. Örnek için bk. C.I, nr. 3, yıl 1948, s. 46-47.

34 Bilici, a.g.m., s. 715-716. Ankara lehine çıkarılan bu fetva ve fetvada imzası bulunan zevat için bk. Hakimiyet-i Milliye, 1. sene, nr. 27, 5 Mayıs 1336, s. 1-2; Sebilürreşad, C. I, nr. 3, ay. 6, yıl 1948, s.47-48; Naşit Uluğ, Halifeliğin Sonu, İstanbul 1975, s. 29-30.

35 Hakimiyet-i Milliye Sene I, nr. 69, Teşrin-i Evvel 1920, s. 2; TBMM Gizli Celse Zabıtları, C. I, Ankara 1985, s. 24; Öztürk, a.g.e., C. I. s. 160; Ayrıca bk. F.O: 141/430/5411; F.O: 371/4233/123318; F.O: 371/4233/119322.

36 F.O: 371/18967/181777; F.O: 371/19290/163125; Sonyel, a.g.e., C.I., s. 152, C. II., s. 51. Bu konuyla alakalı olarak küçük bir açıklama için bk. Kemal Atatürk, Nutuk 1919-1927, s. 481-482. Ayrıca bk. M. Metin Hülagü, "Kurtuluş Savaşı'nın Son Yıllarında Gerçekleştirilmeye Çalışılan İslâm Birleşmiş Milletleri", Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, s.150-161, Eskişehir, Ekim 93.

37 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, s. 101, İ. Hami Danişmend, Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C. II, s. 57, 202-203, 351-352, 381.

38 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA.) DH.ŞFR, nr. 47/98, 2 Muharrem 1333 ve DH.ŞFR, nr. 48/173, 9 Ramazan 1333; Meclis-i Vükelâ nr. 239/104 ve 195/21. Bu dönem uygulaması hakkında geniş bilgi için bak. M. Metin Hülagü, Pan-İslâmist Faaliyetler, 1914-1918, İstanbul 1994.

[/I][/FONT]

Bakınız: (süt, gazi, ortadoğu, peygamber, ramazan, vatan, islâm, duvar, davet, vicdan, sultan, cihâd, dünya, saltanat, din, aşk, allâhü teâlâ, rüya, yol, insan, akıl, vasıta, kültür, dil, müslüman, özel, ırmak, inci, şefaat, ecel, nebî, ankara, bu ne, rabıta, fitne, acı, siyaset)

Top