ihya.org
ehli sünnet ve-l`cemaat
Soru: Ehl-i sünnet vel cemâ'at ne demektir?
Cevâb: Hadîs-i Şerîfte, (Ümmetim 73 fırkaya ayrılır, 72'si Cehenneme gider, yalnız bir fırkası kurtulur. Bu fırka, benim ve Eshâbımın yolunda gidenlerdir) buyuruldu. Bu fırkaya, Ehl-i sünnet vel cemâ'at, kısaca (Ehl-i sünnet) denir. Ben ehl-i sünnet i'tikâdındayım demek, Peygamber efendimiz ve Eshâbı nasıl îmân etmiş ise, nasıl inanmış ise ben de öyle inandım demektir.
O hâlde, Cehennemden kurtulmak için her müslümanın ilk önce Ehl-i sünnet i'tikâdını öğrenmesi, daha sonra da dînimizin emir ve yasaklarına riâyet etmesi lâzımdır.
Soru: Ehl-i sünnet olmak için lâzım olan i'tikâd bilgileri nelerdir?
Cevap: Ehl-i sünnet olmak için lâzım olan i'tikâdlardan ba'zıları şunlardır:
Kur'ân-ı kerîmin Allahü teâlânın kelâmı olup, mahlûk [yaratık] olmadığına inanmak. Eshâb-ı kirâmın tamamını sevmek, hiçbirini kötülememek.
Cennetten Allahü teâlânın görüleceğine inanmak. Ehl-i kıble'yi tekfîr etmemek, ya'nî namaz kılan müslümana işlediği günâhlardan dolayı kâfir dememek. İbâdet îmândan parça değildir. Günâh işliyen mü'mine kâfir denmez. Îmân artıp eksilmez.
Mi'râc rûh ve bedenle birlikte olmuştur. Tasavvufu inkâr etmemek.
Peygamberlerin mu'cîze ve evliyânın kerâmet göstermeleri haktır. Bugün için dört hak mezhebden birine uymak, mezhepsiz olmamak.
Dört büyük halifenin, halîfe olduğuna ve üstünlüklerinin halîfelik sırasına göre olduğuna inanmak. Kabir ziyâreti, peygamber ve evliyâdan yardım istemek câizdir.
Okunan Kur'ân-ı kerîmin ve verilen sadakanın sevâbını ölülere göndermenin câiz olduğuna, bu sevâbların ve duâların ölülere ulaştığına, azâblarının azalmasına sebep olacağına inanmak.
Kabir suâli haktır. Kabir azâbı rûh ve bedene olacaktır. Sırât köprüsü vardır. Şefâ'ate, hesâba ve mîzâna inanmak.
Bakınız: (peygamber, cennet, iman, hadis-i şerif, din, peygamber efendimiz (s.a.v), allâhü teâlâ, yol, dil, müslüman, cehennem, sünnet, namaz, mezheb, kelâm ilmi, kadın)
21.BEYT
Semîi' Ol'dur işidir her avazı sır ile cehri
Münezzehdir kulaktan Ol sıfattır A'nda Sem'ullah
Semîi'=işitici O'dur, ki gizli ve âşikar her avazı işitir.
Kulaktan münezzehtir ancak Semi'=işitmek Allah Teâlâ'nın sıfatıdır.
22.BEYT
Mütekellimdir Ol ammâ berîdir dilden ağızdan
Hurûf u lafzı savt ile değil vasf-ı Kelâmullah
Allah Teâlâ, Mütekellim=Konuşucudur. Amma dil ve ağızdan beridir.
Kelâmullah=Allah'ın konuşma sıfatı, ses, harf ve lafızla değildir.
23.BEYT
Subutiyye sıfâtı kim ne aynıdır ne ğayrıdır
Kadîm dâim ve Zât'ıyla kâimdir Sıfâtullah
Allah Teâlâ'nın subûtiye sıfatları, ne Kendisi ne de başkasıdır;
Ezelîdir, dâimîdir, Zât'ıyla kâimdir.
24.BEYT
Hakk'ın mukrim ibâdıdır melekler yerde göklerde
Avâmından avâm-ı nâsı efdal eylemiş Allah
Yerde ve göklerde melekler, Hakk Teâlâ Hazretleri'nin şerefli kullarıdır.
Allah Teâlâ, insanlardan avam mü'minleri, meleklerin avâmından üstün kılmıştır.
25.BEYT
Yemek içmek hem erkeklik dişilik yokdur anlarda
Hakka hiç âsi olmazlar muti'dirler li Emrillah
Meleklerde, yemek, içmek, erkeklik ve dişilik yoktur.
Allah Teâlâ'nın emrlerine tabiî olarak boyun eğerler. Asla Cenâb-ı Hakk'a âsî olmazlar.
26.BEYT
Ve Cebrâil u Mikâil u İsrâfil u Azrâilu
Mukarrebdir Peygamberdir bu dördü hep Emînullah
Cebrâil, Mîkâil, İsrâfil ve Azrâil,
Allah'a en yakın elçilerdir. Bu dördü Allah Teâlâ'nın emin kullarıdırlar.
27.BEYT
Hakkın yüzdört kitâbı kim nebîler üzre inmiştir.
Kitabdır anların dördü suhuf yüzü Kelâmullah
Allah Teâlâ tarafından nebîler üzerine yüzdört kitab inmiştir.
Dördüne kitab, yüzüne suhuf denilir. Hepsi Allah Teâlâ'nın kelâmıdır.
28.BEYT
Zebûr'u verdi Dâvud'a dahi Tevrât'ı Mûsâ'ya
Ve hem İncîl'i İsâ'ya getirmiş Cebrâil Billah
Allah Teâlâ, dört kitabdan Zebûr'u Dâvûd'a, Tevrat'ı Mûsâ'ya,
İncil'i İsa'ya vermiştir. Cebrâil Allah Teâlâ'nın emriyle bunları, onlara getirmiştir.
29.BEYT
Habîbullah'a Kur'ân'ı getirdi hâcet oldukça
Yirmiüç yıl içre cümle kati' oldu o Vahyullah
Cebrâil, yirmiüç yıl, ihtiyac oldukça, Allah Teâlâ'dan vahiyle ayet ayet Kur'an'ı Habîbullâh'a getirmiştir.
Bundan sonra vahiy kesilmiştir.
30.BEYT
Dahi ben enbiyâ hakkında bildim ismet u fitnet
Nezâfet hem emânet sıdk ile tebliğ-i Hükmullah
Peygamberlerin, günahtan masum ve mahfuz, üstün akıl ve zeka sahibi,
Pak ve temiz; Allah'ın buyruklarını kullarına tebliğ etmede ve her hususta emîn; özlerinde ve sözlerinde doğru olduklarına ve Allah Teâlâ'nın hükümlerini bildirdiklerine inandım.
31.BEYT
Kazerle zenb u humk u kizb u ketbân u hıyânetle
Münezzehdir müberrâdır cemîi Enbiyâullah
Bütün nebîler, kir ve pislikten, ahmaklıktan, yalandan, hakkı, doğruyu gizlemek ve hıyanetten,
münezzehtirler; berîdirler
32.BEYT
Nebîler ismini bilmek dediler ba'zılar vâcib
Yirmisekizin bildirdi Kur'an'da bize Allah
Bazı alimler nebîlerin isimlerinin bilinmesi vacibdir dediler;
Kur'an-ı Kerim'de Allah Teâlâ nebilerden yirmisekizinin adını beyan etti; şöyleki...
33.BEYT
Biri Âdem biri İdris u Nuh Hûd ile Sâlih
Hem İbrâhîm u İshâk ile İsmâil Zebîhullah
34.BEYT
Dahi Ya'kub ile Şuayb u Lût ile Yahyâ
Zekeriyyâ ile Hârun ahi Mûsâ Kelîmullah
35.BEYT
Ve Dâvud u Süleyman u dahi İlyâs u Eyyûbdur
Biri de Elyasa'dır dahi İsâ'dır o Rûhullah
36.BEYT
Birinin ismi Zülkifl u biri Yûnus nebidir hem
Hitâmı Ol Habîb-i Hakk Muhammed'dir Rasûlullah
Bazı alimler, Kur'an-ı Hakîm'in bildirdiği yirmisekiz enbiyanın isimlerini bilmenin vacib olduğunu söylediler. Bunların isimleri şöyledir: Adem, İdris, Nuh, Hûd, Sâlih, İbrâhim, İshak, Allah yolunda boğazlanmayı cân-ı gönülden kabul eden İsmâil, Ya'kub, Yûsuf, Şuayb, Lût, Yahyâ, Zekeriyyâ, Mûsâ kelimullah ve kardeşi olan Hârun, Dâvud, Süleyman, İlyas, Eyyub, Elyasa', Ruhullah olan İsa, Zülkifl, Yûnus ve bunların sonuncusu Allah'ın sevmiş olduğu Muhammed Rasûlullah..
37.BEYT
Üzeyr, Lokman u Zülkarneyn üçünde ihtilaf oldu
Ki ba'zı enbiyâdır der ve ba'zı der Veliyyullah
Üzeyr, Lokman ve Zülkarneyn'de ihtilaf edildi.
Bazıları bunların enbiyâ olduklarını, diğer bazısı Allah'ın dostları yani velî olduklarını söylediler.
38.BEYT
Cemîi enbiyâdan evvelidir Hazreti Adem
Kâmûdan efdal u âhir Muhammed'dir Habîbullah
Bütün enbiyânın ilki Hazreti Adem;
Sonuncusu Habîbullah Muhammed'dir ve hepsinden üstündür.
39.BEYT
İkisinin arasında kati çok enbiyâ geldi
Hisâbın kimseler bilmez bilir anı hemen Allah
İkisi arasında, birçok enbiyâ gelmiştir.
Onların hesabını Allah'tan başka kimse bilmez.
40.BEYT
Risâlât-ı rusul mevtiyle bâtıl olmaz ol kat'â
Ve efdaldir melekler cümlesinden Enbiyâullah
Rasullerin ölümleriyle, risâletleri asla bâtıl olmaz.
Peygamberler, büyük meleklerden daha büyüktürler.
Bakınız: (peygamber, melek, aşk, allâhü teâlâ, nil, yol, insan, akıl, dil, cenâb-ı hakk, sıfat, harf, isim, nebî, kelâm ilmi, rasûl, resûlu`llah, fitne, ahmak)
Erzurumlu İbrahim Hakkı
1.BEYT
Hudâ Rabb'im Nebim hakka Muhammeddir Rasûlullah
Hem İslam dînidir dînim kitâbımdır Kelâmullah
Hudâ Rabb'imdir, Peygamberin Muhammed Rasûlullahtır. (sallallahu aleyhi ve sellem)
Dînim, İslam dînidir. Kitabım Allah'ın kelâmıdır.
2.BEYT
Akâid içre Ehli Sünnet oldu mezhebim cem'â
Amelde bu Hanîfe mezhebidir mezhebim vallah
İtikadlar içerisinde gittiğim yol, Ehli Sünnet velCemaat mezhebidir. Doğrusu o haktır.
Amelde ise Ebû Hanîfe rahimehullah'ın görüşleri mezhebimdir. Buna Allah'a andederim.
3.BEYT
Dahî zürriyetiyim Hazreti Âdem Nebî'nin hem
Halîlin milletiyim dahi kıblem Ka'be Beytullah
Aynı zamanda Hazreti Âdem aleyhisselam'ın neslindenim.
Ve İbrahim aleyhisselam'ın milletindenim. İbadetlerde yöneleceğim yer, Ka'be Beytullahtır
4.BEYT
Bulunmaz Rabb'imin zıddı ve niddi misli alemde
Ve sûretten münezzehtir mukaddestir Teâlallah
Âlemde Rabb'imin zıddı, benzeri, ortağı yoktur.
Rabb'im Teâlallah, sûretten münezzehtir, paktır, yücedir.
5.BEYT
Şeriki yok berîdir doğmadan dahi doğurmadan
Ehaddir küfvi yok İhlas içinde zikreder Allah
(Rabb'imiz altı i'tibâriye ve sekiz subûtiye sıfatla vasıflandığı için) Şerîki, ortağı yoktur. Doğmaktan, doğurmaktan münezzehtir.
Bir tek'tir; dengi yoktur. İhlas sûresi içinde Allah Teâlâ sıfatlarını böylece bildirdi.
6.BEYT
Ne cismi ne arazdır ve mütehayyiz ne cevherdir
Yemez içmez zaman geçmez berîdir cümleden Allah
Rabbimiz Teâlâ, cisim değil, araz değil; bir mekana ihtiyacı yoktur. Cevher de değildir.
Yemez, içmez, üzerinden zaman geçmez. Hâsılı, madde ve sıfatlarının hepsinden Allah Teâlâ münezzehtir.
Not..
Araz : Süratle varlığını kaybeden ve cevhersiz olmayan, şekil, renk gibi nesneye ;
Cevher : Kendisiyle olup başkasına muhtac olmayan ve taksim kabul etmeyen küçük parçaya denilir.
7.BEYT
Tebeddülden teğayyürden dahi elvân u eşkalden
Muhakkak ol müberrâdır budur selb-i Sıfâtullah
(Maddeden enerjiye, enerjiden maddeye) Dönüşmekten, renklerden, sûretlerden,
Gerçekten O berîdir. Allah Teâlâ'nın hakkında düşünülmez selbî sıfatlar bunlardır.
8.BEYT
Ne göklerde ne yerlerde ne sağ u sol ne ön ardda
Cihetlerden münezzehtir ki olmaz hiç mekânullah
Gökler, yer; sağ, sol; ön ve arka gibi
Cihetlerden , Rabb'imiz Teâlâ münezzehtir. Zira Allah Teâlâ'nın mekanı asla olmaz
9.BEYT
Hudâ vardır varlığına yok evvel u âhir
Yine Ol varlığıdır Kendi'den ğayrı değil Vallah
Allah Teâlâ vardır, lakin varlığına başlangıç ve sonuç yoktur.
O'nun varlığı, Kendi'nden başkası değildir.
10.BEYT
Bu âlem yoğiken ol var idi ferd u tek u tenha
Değildir kimseye muhtac ve hep muhtac ğayrullah
Bu âlem yok iken dahi, O hakîkî mevcud var idi. Tek ve yalnız idi.
Artık, Allah Teâlâ gayrına muhtac değildir. Dâimâ ğayrı O'na muhtacdır.
11.BEYT
A'na hâdis hulûl etmez ve bir şey vâcib olmaz kim
Her şeyde hikmeti vardır abes fi'l işlemez Allah
O'na hâdis hulûl etmez. Ve hiçbir şey O'na vacib olmaz. Çünkü
Her işte O'nun hikmeti vardır. Elbette Allah Teâlâ başıboş iş işlemez. (Binaenaleyh)
12.BEYT
Hulûl etmez O Zat abde ve hiçbir ferde zulmetmez
İbâdın aslahı lazım değil kim halk ede Allah
O Zat bir kula hulûl etmez. Ve hiçbir ferde zulmetmez.
Kendisi'ne kulunun yararına sebebleri yaratmak gerekmez ki, onu yaratsın.
13.BEYT
A'na bir kimse cebrile bir iş işledemez asla
Ne kim Kendi murad eyler vücûda gelir Billah
Hiçbir kimse O'na cebren iş yaptıramaz
Kendisi neyi dilerse, o nesne Allah Teâlâ'nın kudretiyle meydana gelir..
14.BEYT
A'nın her bir kemâli bîteğayyür hâsıl olmuştur
Ki yoktur muntazır olunacak hiçbir Kemâlullah
Allah Teâlâ'nın Zât-ı Şerîf'inin kemâlatı, Zât'ıyla birlikte ezelîdir; değişmeyi kabul etmez.
Çünkü Allah Teâlâ'nın hakkında sonradan meydana gelecek bir kemal söz konusu değildir.
15.BEYT
Sıfât-ı bâkemal ile O daim muttasıfdır kim
Kalu noksan sıfatlardan berîdir Zülcelâlullah
Celal ve Azamet sahibi olan allah Teâlâ, kemal sıfatlarıyla daima vasıflanır.
(Mahluka isnadı mümkün olan) Bütün noksan sıfatlardan beridir.
16.BEYT
Sekizdir çün sıfât-ı zâtî İlm ile İrâdetdir
Hayât u Kudret u Halk-ı Basar Sem'u Kelâmullah
Allah Teâlâ'nın Zâtî olan subûtî sıfatları; İlim, irade
Hayat, Kudret, Halk, Basar, Semi' ve Kelam olmak üzere sekizdir.
17.BEYT
Alîm Ol'dur ki erişmez ilmine kimsenin aklı
İhâta eylemişdir cümle bu eşyayı İlmullah
Alîm O'dur ki ilmine kimsenin aklı erişmez.
Allah Teâlâ'nın İlmi her şeyi kuşatmıştır. ( Alîm, " bilici " demektir ki sıfatı, İlimdir. Böylece )
18.BEYT
Mürid Ol'dur Dileyicidir ve her şey üzre kâdirdir.
Ne kim diler olur peydâ alâ vefki Murâdıllah
Müriddir= Dileyicidir. Ve herşey üzere kâdirdir.
Artık kendisi neyi dilerse, O'nun muradına muvafık olarak peyda olur.
19.BEYT
Cemîi hayr u şerri Ol diler takdîr u halk eyler
Velî hayrı sever ancak ki sevmez şerleri Allah
Bütün hayrları, şerleri Kendisi diler; tesbit eder; yaratır.
Allah Teâlâ, kulunun ancak hayrlı işlerini sever; şer işlerini sevmez.
20.BEYT
Basîr Ol'dur hakîkatde ki hep eşyâya nâzırdır
Velî gözden münezzehtir Basardır min Sıfâtillah
Basîr= Görücü O'dur ki gerçekte her şeyi kontrol altına alıp bakar.
Lâkin göz(gibi alet, edevat)den münezzehtir. Basar yani görmek, Allah'ın sıfatlarındandır.
Bakınız: (peygamber, din, aşk, allâhü teâlâ, nil, hadis-i şerif, yol, dil, sıfat, isim, sünnet, nebî, kelâm ilmi, rasûl, ehli sünnet ve-l`cemaat, mezheb, resûlu`llah, acı, ebu hanife)
EHLI SÜNNET KIMDIR?
Bir adam " Ben Ehli sünnet velCemaatim." diyor. Alevi olsun, sünnî olsun, mu'tezile olsun, havârici olsun herkes dava ediyor, iddia ediyor: " Ben Ehli Sünnet velCemaatim... "
Ama Seyh Ahmed Ziyâeddin Gümüshanevi Hazretlerinin buraya dikkat çekerek buyurdugu gbi, is davada kalmiyor. Ehli Sünnet velCemaatin alametleri vardir.
En azindan Ehli Sünnet velcemaat, mezheblere tabi'dir. Bütün fikirlerini hayat ölçülerini mezheb imamlarindan aliyor. Mezheb imamlarinin görüsleri ayet ve hadisin disina çikmiyor.
En güzeli birinci asirda olan ulema, sonra ikinci asirda olan ulema, sonra üçüncü asirda.. Ki bu üç asir hakkinda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem müsbet bir sahitlik yapmistir; en hayirli cemaat oldugununu beyan etmistir.
Ehli sünnete tabi olanlar hayat ölçülerini bu üç asrin içerisinde yasayan alimlerden aliyor.
Seyh Ahmed Gümüshanevi Hazretleri diyor: " Meselaa, birisi - Imam Safiî söyle dedi, Imam Malikî yahud Imam Hambelî böyle dedi- dedigi vakitte baska birisi de, - bu benim görüsüm... aklim öyle demez- diyorsa mezhebe karsi çikmis olur. " Madem ki biz Hanefîyiz, Hanefî mezhebine göre hayatimizi tasnif etmeye mecburuz.
Ehli Sünnet alimleri namaz kilan bir kimseyi nifakla veya küfürle suçlamamislardir. Giybetten sakinmistir. Birinci haslet budur.
Ehli sünnet velCemaat bes vakit namazlarini cemaatle kilmistir. Ikinci alamet de budur.
Ehli Sünnet velcemaat bir araya geldiklerinde, cemaat zamaninda, birbirlerini günahlardan vaz geçirmeye çalismislardir. Eger bir cemaat birbirini günah islemekten vazgeçirmeye çalismazsa Ehli sünnet velCemaat degildir.
Mezhebler; ayet ve hadisin izahi demektir. Görüs ve fikirleri, Islamin bütün ahkami, hükümleri temel itibariyla ikidir:
Bir kismi ictihadi kabul etmez, yani görüs kabul etmez; buna usûl-ü din denilir. Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem ve ashab-i kiram tarafindan kemiyet ve keyfiyet bakimindan apaçik olan hükümlerde ictihad yoktur; zinanin haramligi gibi, namazin farz olusu gibi, orucun tutulmasi gibi, namaz kilmayana ceza vermek, oruc tutmayana ceza vermek meseleleri gibi.
Bir kisim da vardir ki, açik olarak ashab tarafindan hükmü beyan edilmemistir. Mesela namazda el baglamak veya baglamamak; bir kisim ashab-i kiram baglamis, bir kisim baglamamistir. Namazda el kaldirmak veya kaldirmamak; Kunut okumak veya okumamak.. Ikinci seklinde olan, bunlar ictihâdî olur. Ictihad araya girer. Ama Asr-i saadet'te veya ikinci ve üçüncü asirda açik olarak hükmü beyan edilen seyler ictihad kabul etmez.
Allah'in Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem, müctehidlerin hakkinda bir müjde vermistir. Müctehidler hata yaptiklarinda, Allah onu afuv eder. Fikri isabetli oldugu vakitte, ona iki mükafat verir. Bizim zamanimizda ictihad kapisi açik olsa dahi, ictihad edecek derecede, sartlarina haiz bir kimse yoktur.
Besinci asirdan bu yana, kiyamete kadar mehdi aleyhisselam müstesna, digerlerinin hepsinin mezheb arkasindan gitmek mecburiyeti vardir.
Ehli Sünnet velCemaat çizgisine dahil olan tüm mezhebler hak mezhebdir. Asli onsekiz mezhebdir; zamanimizda devam eden mezhebler dört tanedir. Hanefî, Safiî, Mâlikî, Hanbelî mezhebleridir. Yalniz Ehli Sünnet velCemaat; gençlesmis, islam kardasligini temin etmis, birbirine emr-i ma'ruf, nehy-i an-il-münkeri teblig eden cemaattir.
Özet olarak Ehli Sünnet velCemaatin bes alameti vardir.
1- Hiç birini digeri tekfir etmez. Her biri digerini takdir eder.
2- Emr-i ma'ruf ve nehy-i an-il-münkeri, bir araya gelirlerse birbirlerine teblig eder. Farz, vacibleri ögretir, günahlardan vazgeçirirmeye çalisirlar.
3- Bes vakit namazi ta'dil-i erkanla cemaat ile kilmaya çalisirlar.
4- Seriat ahkamini icra etmeye çalisirlar. Kendi nefsinde, iyalinde veyahut da toplumda Allah'in hükümlerini tatbik etmeye çalisirlar.
5- Kendisinden olmayanlari dahi, ehli kible olanlari da iman çerçecesinde görürler. Büyük günah isleyen kimseye kafir demezler.
Nitekim Imam Azam radiyallahu anh zamaninda bir soru kendisinden sorulmustur. Imam söyle cevap veriyor:
" Yüzde doksandokuz küfür ihtimali olan bir kimsenin, ( yüzde bire binâen) imani hakkinda hükmeder; mü'mindir deriz."
Bundan gayri, Ehli sünnet velCemaati parçalayacak olan hal hareket ve sözler, tefrikaya sebeb olur; tefrika denir.
Hatirliyorum bir zamanda bu mesele ortaya konulmustu. bir alim Ehli sünnet hakkinda konusuyordu. -Dürzî diye tabir ettigimiz; alevilerden bir taifedir bunlar, geceleri var filan.. Tunceli tarafinda, Diyarbakir tarafinda bunlar çoktur. Bunlardan birisi de orada oturmustu:
Ben de Ehli Sünnetim dedi. O alim de bunu taniyor:
Arkadas, senin Ehli Sünnet olmana hayret ediyorum! Neyle Ehli sünnetsin sen!?..
Ben sünnet olmusum!!! ..
Bu da iddia ediyor: Ben de Ehli Sünnetim, diye ve Ehli sünnet oldugu iddiasinin delili de var. Ben sünnet oldum diyor.
Cemaatsiz dini yasamak imkani yoktur. Üç kisi bir araya gelirse cemaat sayilir. Küçük cemaat, büyük cemaat, birisi burada, birisi burada.. Bir camide imamin arkasinda namaz kilanlar, o saatte hepsi namaz kiliyorsa burada birlesiliyor.
Particilik yüzünden, irk yüzünden, ticaret yüzünden, müslümanlarin birbirlerinin aleyhine girmeleri dogru degildir. Partiler gelip gecici seylerdir... Alis veris gelip gecici seydir.
Ebedi hayat içinde; insan çalismak, müslüman olarak çalismak mecburiyetindedir. Ebedi hayati nazar-i itibara alarak insan, cennette karsi karsiya oturur, bir araya gelir ve ister.
Dini bir gaye olmaksizin müslümanlarin birbirlerinin aleyhinde olmalari dogru degildir. Türk olsun arab olsun, ne olursa olsun Lâ ilâhe illallah; Muhammeden Rasûlullah der büyük günahlardan sakinir bir kimse, birbirine kardastir.
Kardas kardasin aleyhinde bulunamaz, malina tecavüz edemez. Onun serefini korur, namusunu korur, kendi nefsini korudugu gibi...
Böyle olursa Ehli sünnet velCemaattir.... Dürzî dedi: Ben Ehli Sünnetim!.. : Ben de sünnet olmusum!...
Dini, namusumuzu, topragimizi, müslüman olmayanlara çignetmeye hakkimiz yoktur, korumak mecburiyetindeyiz ve her seyden üstün tutmak mecburiyetindeyiz.
Bütün dünya kafir olsa, bir müslüman islamiyeti kabul ettigi andan itibaren, islamiyeti kendi nefsinde iyalinde, elinden gelirse çevresinde tatbik etmeye mecburdur....
Bir sohbette dinlediklerimden.....
yazan: Hak-dilaram
www.acizane.com
Bakınız: (peygamber, cennet, islâm, iman, münker, dünya, müjde, din, allâhü teâlâ, nil, hadis-i şerif, insan, dil, müslüman, inci, isim, farz, sünnet, haram, namaz, ecel, küfür, ashâb-ı kirâm, rasûl, ehli sünnet ve-l`cemaat, mezheb, resûlu`llah, ictihad)